(-_- ) Sevgili Dostlarım. Hoş Sefa Geldiniz. Şiirlerimle sizleri Başbaşa Bırakırken, Kulağımın Çınladığını Bilmenizi İsterim.(-_-)

BU SİTE MÜNHASIRAN MUHSİN TOZLU'YA AİTTİR. ŞİİRLERİNİ, HATIRALARINI, VE TÜM ESERLERİNİ BİR ARAYA TOPLAMAK İÇİN YAPILMIŞTIR. ŞİİRLERDE İLHAM KAYNAĞI OLAN, VE YORUMLARI İLE KATKIDA BULUNAN DOSTLARIN HEPSİNE TEŞEKKÜR EDERİZ.

   
  (-_-) Muhsin Tozlu Resmî Web Sitesi (-_-)
  Fetullah Gülen Hakkında
 



Muhsin
 Tozlu Yazısı.
LANETULLAH'IN BENDEN TARAFTAN GÖRÜNEN YÜZÜ.

Adam beni internetten tanımıştı. Radyomuzda yayın alıyordu. Şiir yazar şiir okurdu. Benim gibi acemi şairlere şiir yazmanın inceliklerini, püf noktasını anlatıyordu. 
100 liraya mal ettiğim toplama bilgisayarıma uzaktan yardım yoluyla radyo proğramı kurmuştu. Bende radyo yayını almıştım böylece. Sanki TRT'nin bir kanalına sahip idim. Köyde davar güderken kurduğum hayale kavuşuyordum. 
Özel yazışmamızda selamsız söze başlamıyordu. Herkes kendi derdinde iken bu adam benimle özel ilgileniyordu. Her akşam " hayırlı geceler" her sabah "sabahın hayırlı ve nurlu olsun" diyordu. 
Başkaları selam vermeye tenezzül etmezken bu adamın sayesinde kendimi adamdan sayıyordum.
Zaman geçti bir kaç arkadaşı ile tanıştırdı. yolda görsem bilmem ama sesinden ve sohbetinden 1000 kişinin içinde duysam tanıyacak kadar olmuştum. Bu mihvalle üç aile ile tanıştık. Ayrı ayrı geldiler ziyaret ettiler. Geldiklerinde sanki hiç görmediğim bir akrabam veyahut tarifi mümkün olmayan bir gönül bağı kuruverdik. Hediye getirdiler hatırı sayılır cinsten. Çocuklarıma harçlık verdiler. Ben mahçup olsamda çocuklarım çok memnun oluyorlardı.
Kibar, nazik, mütevazi dindar mütedeyyin insanlardı. İşyerimde seccaden, takken ve namaz tesbihin varmı diye denetlediler bile.
Hanımları o kadar itătlilerdi ki eşlerine, huri melek desem az olur. Eşlerinin yüz ifadesi ile ne demek istediğini anlıyor ve ona göre hareket ediyorlardı. 
Ögle yemeğinin akabinde soframıza bir bereket duası ettilerki, bizim hane böyle bir hatip, böyle bir dua görmemişti. 
Yemek çay kahve faslından sonra tırnağın etten ayrılması gibi ayrıldık. Bol bol resim çektik. Sayfalarımızda paylaştık. Artık bir aile dostumuz olmuştu. Bu üç aile ile aynı şekilde ahitleştik sanki. Bende kendimi adam yerine koyuyordum çünkü. Beni kim adamdan sayardı ki. Ben kimsenin malına canına namusuna zarar vermezdim ki. Benden kimse zarar bela şer görmezler. Beni neden kâale alıp adam yerine koysunlarki.
Ama karamanın koyununun oyunu sonra çıkacaktı.
Böyle tatlı dilli mülayim bir aileden kime zarar gelirdi? Nerden bilecektim. Sofrada besmelesiz lokma yemeyen, bir bardak suyu üç kerede üflemeden besmelesiz içmeyen bir insandan siz ne zarar beklersiniz? 
Çocuklar çocuklarımla, hanımlar benim hanımla koyu sohbet sırasında telefon numaraları alındı verildi. Bende benim hanım bu güzel hanımlardan hanımlık beller diye ziyadesiyle memnun oluyordum çünkü.
Aradan çok zaman geçmedi telefon trafiği arttı. Yanlış hatırlamıyorsam cuma geceleri belli sayıda zikir seanslarıda yaptılar. Mesela bu gece 1000 salavatı şerif, 1000 lafzai celal 1 Yasin'i şerif gibi.
Artık mutluydum. Ağır aksak giden evliliğimiz artık sigorta altına alınmıştı sanki. En azından dindar bir aile dostlarım vardı. Her müşkilatta ilk baş vuracağım kişilerdi. Gecenin ikisinde, üçünde arasam inanın hemen cevap verirlerdi.
Çocukların dersane işlerine yön veriyorlardı. Her ilde ve ilçede adamlarının olduğunu onların yakınen ilgileneceğini defaaten söylediler. Benim aramama gerek kalmadı dersanenin görevlileri aradılar. Çocukları da aramışlar. Dersaneye gitmeden hiç bir okulun başarılmayacağına inandırmışlar. Dedikleri yurda ve dersaneye gönderdim. 
Gönderdim ama çocuklar bunların sistemini beğenmediler. Benimde zorlamama rağmen ne yurdunda yattılar, nede dershanesinde okudular. 
14 ağustos 2001 seçimlerine yaklaşıyorduk. Bu candostlarımla sohbetimde Fetullah Gülen'in Demokrat olduğunu darbecilere karşı olduğunu söylüyorsunuz. 28 Şubatta neden Erbakandan yana tavır almadı da, o zamanın e- muhtıracılarını destekledi? diye sorduğumda, kem küm ettiler. O mülayim yüzlerin gerildiğini görüyordum. Zaten şüphe ile baktığım liderlerine toz kondurmayışları ve çocukların dershanelerinde okuyup yurtlarında yatmayışları aramızı soğutmuştu. Aslında dostlarımın benden soğumalardı çok öncedendi de, ben biraz geç soğudum belki. Çocuklar onların önerdiği hiç bir yere gitmediler. 
Gün geldi 17- 25 Aralık darbe girişimine. O güne kadar abonesi olduğum Zaman gazetesine telefon ettim aboneliğime son verdim. Dostlarımla bağımız kökten koptu. Evde ve iş yerimdeki uydu cihazından SAMANYOLU , KANALTÜRK gibi muzur neşriyatları kaldırdım. Sözümün nazımın geçtiği dostlarıma da Samamyolu grubunu sildirdim. 
Bu günden sonra aniden bizim aile sistemimiz bozuldu. Sanki cin ocağına basmış gibi olduk. İyi kötü yürüyen aile bağlarımız koptu. Çocukların hiç birine söz dinletemez oldum. Otoritem bitti. Mezun olanlar ayrılığın başını çekiyor annelerine hukuk danışmanı kesildiler adeta. Baktım bu evlilik yürümeyecek bir celsede boşandık ve memlekete çocuklar ile birlikte gönderdim. Ne selam ne merhaba. Bayramlarda bile görüşmeyiz. Onlar bana el, ben onlara yabancıyım artık. Halbuki ben ne hayallerle okutmıştum yavrularımı. Belki yaşadığım bölgede hatırı sayılır iş adamı olcaktım. Kızlarım devletten hak edipde alamadığım haklarımı almama yardımcı olacaklardı. Oğlum...! Oğlum Fatihim bir taneydi. Sağ kolum idi. Ulaşamadığım yere oğlum erişecekti. Yemedim içmedim giymedim gezmedim. Bu işleri hep erteledim. Ta ki yavrularım büyüyene kadar sabrettim. Lakin büyüdüler ve gittiler. 
Zaman geldi 25 Aralık darbe girişimine. Mit tırlarının durdurup, görevlilerin yere yatırılışı, beni çook derinlere götürüyordu. Sonunda 15 Temmuz 2016 işgal girişimine geldik. Bu dostlarımın ne kadar sinsi hain olduğunu ayan beyan gördüm. Adamların nasıl çalıştığını, ne kadar ince hesapla bu güne kadar sabırla beklediklerini gördükçe aklım tutuluyor. Sanki işgal bana yapıldı. Beni tanklarla ezdiler. Beni bombaldılar. 
Allak bullak kafa ile hayalliyorum. Maazallah işgal gerçekleşseydi; bu soframdan yeyip günlerimi yıllarımı alan gönlümde yer bulan can dostlarımın beni lime lime edeceklerini adım gibi biliyorum. Bazı dostlarımın, işin bu kadar fecaat olduğunu anlamadıkları ve ya anlamak istemedikleri için küfür edip, sigarayı tersinden yakıp onu da bana/bize yükleyişine hayretle seyrediyorum. Ahmet Kaytancı hocamın dediği gibi herkes biribirine soruyor. Senin çocuklarda bir şey varmı diye. Ama bana soran olmadı henüz. Çünkü ben koyun sürüsünde kara koyun gibiyim. Milletin yerine göre enayisi, yerine göre delisiyim. 
Generallerin bir on başının karşısında mısır kedisi kesilmesi, mısır tarlasında köpeklerle domuz kovar gibi aranıp perma perişan oluşları, bu şer çetesinin başı Lanetullah'ın deşifre oluşu 50 küsür ömrüme çok büyük tecrübe kazandırdı.
Gecen gün Lanetullah'ın bir dönem yanında olan ve benimgibi dili durmadığı için afaroz edilen gazeteci Nurettin Veren anlatıyor. Eşi ve çocukları ile bir ay içinde ayrılmış. Yani rastlantı mı? Yoksa bu haşhaşilerin işi olmasın...!
Ne yapalım. Ben ve benim gibi Türk usulü oyunzedelere selam olsun.

Muhsin Tozlu 
25 Ağustos 2016 Perşembe

https://www.facebook.com/muhsin.tozlu/posts/10209632201017504

BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap
 
  Bugün 235 ziyaretçikişi burdaydı! Anlatamadığım Sözlerim, Dinletemediğim Fikirlerim, Yazamadığım Şiirlerim, Söyleyemediğim düşüncelerim, Diyemediklerim, Demeye gerek Görmediklerim...! Size Uğurlar Olsun...! Muhsin Tozlu  
 
Bir Yanımı Kara Taşa Veririm. Lodos yemiş Kar Gibiyim Eririm. Bazı Olur Türlü Hayal Görürüm. Güneş Batıp Karanlıklar Çökende. Muhsin Tozlu. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol