Bizim köyde rahmeti Karaveli Ali diye bir akrabamız vardı.
Çok degeri biri idi. Lakin kaderi kendine yar olmamıştı benim gibi.
Karısı bir gün ayakta olsa üç gün hastaydı. Günü böyle gecerdi.
Ali emmi öldükten sonra karısı canlandı. Sanırım hala yaşar. Öldüyse Allah rahmet eylesin.
Gelelim Ali emmiye:
Ali emminin genç olduğu devirde, köyde birde dul kadın varmış. Çok ünlüymüş. Ünü kazaları illeri aşmış. O kadar aşmış ki ormancılar baş efendiler, mebbuslar bile görmeye gelir olmuşlar elinden bir eşki ayran içmek için.
Bu peri kılıklı melek yüzü Züleyha tabiatli hanım birgün ortadan kaybolur...! Kızanlar aramaya çıkarlar. İlk akla gelen Karaveli Ali emminin evi olur. Çünkü karısı hastadır. Ali emmi bu kadını kaçırmış olabilir diye düşünürler.
Bakarlar ki Ali emmi permeperişan. Karısı yatıyor, kendide Hamur yoğurmuş, sac üstünde çörek yapacak. Sacı ocağa koymuş, altını yakmış. Hamuruda çörek kaline getirmiş tam sacın üzerine atacakken kapı açılır, hamuru saca atamaz, yarısı bölünür yere düşer yarısı elinde kalır. Bizim kaçak hanımı soracaklarmış ki bu vazıyeti görünce sormadan geri giderler.
KAYNAK: Babam Tozlu Paşa.
Benim durmda Ali emminin durmuna benzedi.