Almanya'da bir lise müdürü, her eğitim yılı başında öğretmenlere şu mektubu gönderirmiş.
" Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım.
Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları...
İyi öğrenim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar...
Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen bebekler...
Bu nedenle öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum.
Sizden tek dileğim şu:
Öğrencilerinize İNSAN OLMAYI öğretin.
Çabalarınız; bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş piskopat lar üretmesin.
Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarlarsa önem kazanırlar."
Doğru söze ne denir bilmem ki. Alman lise müdürü ne güzel söylemiş. Bizdeki eğitimliler, bilgilerini kıyıda köşede, paravan gerisinde kalanlar üzerinde tahakküm kurmak için kullanırlar. Eğitimli(!) olduğunu zanneden gençlerimiz (üniversiteyi bitirip, çarpım tablosunu bilmeyenler) bir konu üzerinde iki satır yazmasını bilmeyenler, bu kısır yarısı argo kinaye yarısı kısa güdük bozuk türkçe, kaş göz ima işaretleri ile karışık anlatımıyla, anasını babasını beğenmiyor. Eğitimleri sayesinde devlet kapısında yer tutanlar, devletin balı kaymağı ile beslenip semirenler, ömründe geçim derdi bilmeyenler, devletin gövdesine yara açmakla, geminin tabanın kemirmekle meşguller. Benim gibi lerde traşta kullandığım jiletin, marketten alışverişten gelen poşetin, bitmiş kumanda pillerinin ekonomiye kazandırabilmenin derdini çekmektedirler. Muhsin Tozlu.5 Mayıs 2014 Pazar.
https://www.facebook.com/muhsin.tozlu/posts/10203241053722816?comment_id=10203241167845669&offset=0&total_comments=5¬if_t=feed_comment
|